15 Mayıs 2021 Cumartesi

İtaatsizlik Üzerine

İtaat bir erdem midir? Bu soruya verilecek yanıt net olmalı: Hayır! Çünkü itaat bir erdem doksasına bürünmüş ve empoze edilmiştir. İtaat gerekçesizdir, çünkü dekadanstan başka bir şey değildir. İtaat isteyen kişi, boyun eğdirmek, tahakküm altına almak, salt bedene değil tine de hükmetmek ister. Bir bütün olarak egemenliği altına aldığı köleyi biçimlendirir. Peki itaatsizlik bir erdemsizlik midir? Bu soruya verilecek yanıt da net olmalı: Hayır! Çünkü itaatsizlik, insanı insan yapan (insani özü kastetmiyorum), başkaldıran, itiraz eden, susmayan, mücadele eden bir özneye dönüştürür. Bu da doğal olarak etik ve politik bakış açımızı oluşturur. Oluşturur dememin sebebi, bunun bir oluş ve süreç işi olduğunu, devinimsel olduğunu gösterdiği içindir. Hiçbir şey bir anda olmaz, hemen her şey oluşun ürünüdür, itaatsizlik bile.

İtaatsizlik, kendinde şey değildir, kendinde içkinliktir. Örneğin tanrı idesini yadsıdığımız zaman onun otoritesini kategorik olarak hiçe saymış oluruz. Ama en çok papazların, rahiplerin, imamların otoritesini hiçe saymış oluruz. Bununla birlikte, Nietzsche'nin, "Deccal" eserinde ruhban takımını yerden yere vurduğunu unutmayalım.

Otoriteyi sağlama almanın en basit yolu uhrevi ve dünyevi kutsalları kullanmaktan geçmektedir. Avama hitap eden uhrevi ve dünyevi hatipler, onların dini ve milli duygularını kullanarak sömürebilir, biat ettirebilir, aptallaştırabilir, arzusunu kapabilir. Çünkü varoluş nedeni tam olarak budur. İtaat ettirmek, itaat ettiremediğine yaşamı zindan etmek, ideolojik aygıtları devreye sokarak zorbalık yapmak, egemen sınıfın ideolojisi bundan başka bir şey değildir. Zorbalığı yasallaştıran şey, tiranın sınıflı toplum içinde aldığı statü ya da dünyevi tanrılık, hukuk aygıtını kendi arzularına göre yontmasıdır (Thomas More bir hukukçu olarak "Utopia" eserinde bunu sert bir şekilde eleştirmiştir).

İtaatsizlik, politik, ontolojik, etik bir sorundur. Felsefi bir sorundur itaatsizlik. Neden itaat etmeliyim ya da etmemeliyim diye sorar ve bunu ussal olarak gerekçelendirir. Us burada pasif bir işlev görmekten ziyade aktif bir işlev görmektedir, çünkü us içkin dünyada soyut olanı temsil etmemektedir, temsil ölmüştür. Us, somut bir dünyada itaatsizliğin nedenlerini ortaya koyar, itaat etmenin ise irrasyonel oluşunu gözler önüne serecek bir işlev edinmiştir. Çünkü us, doksadan arınmıştır, bu arınma içkin dünyada oluşan bir fenomenden başka bir şey değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder