7 Temmuz 2018 Cumartesi

Ben'in Devinimselliği

Ben'i; sosyolojik ve ideolojik fenomenler değil, içtepiler devindirir. Ben, solipsist bir perspektif ile başkaldırımı "içtepisel" olarak gösterebilirim. Ama bununla sınırla kalmam. Çünkü salt psikolojik değil, rasyonel ve düşünsel temellendirmelere ihtiyacım olacaktır. Böylelikle başkaldırı, mantıksal/rasyonel bir değer taşır. Hem aksiyolojik hem ontolojik hem de epistemolojik olarak bir temele oturtulur.

Aksiyolojik olarak Ben; kendi değerlerimin yaratıcısı olduğumda tabulardan ve normlardan sıyrılır, fiziksel ve zihinsel olarak özgürlüğe kavuşmuş olurum. Bunu kolektivizm ile değil, bireyselliğimle sağlayabilirim.

Ontolojik olarak Ben; otorite kurumlarının bireyler üzerindeki tahakkümüne başkaldırıp onları parçalamayı varlığımın yegâne ereği olarak görebilirim. Bu yönümle Ben yapıcı değil, yıkıcıyımdır. Böylelikle, varlıksal anlamımı oluşturmuş olurum.

Epistemolojik olarak Ben; duyular âlemindeki şeyleri/olguları "a posteriori" olarak gözlemler, mantıksal/tümevarımsal çıkarımlarda bulunurum. Bilgiye ulaşma yolunun salt akıl yoluyla değil algıyla olduğunu idrak edersem, "illüzyon"a kapılmaktan kurtulabilirim.

Benliğimin temelini oluşturan üç fenomen, aynı zamanda özgürlüğümünde temelini oluşturur. Ben'i devindiren şey ise, özgürlükten başka bir şey değildir. Özgürlüğün olmadığı yerde devinimden söz edilemeyeceği gibi, devinimsiz de özgürlük olmaz.