28 Haziran 2019 Cuma

İnsan doğasının kötü olduğu tezini savunan üç filozof: Machiavelli, Schopenhauer ve Sade

Machiavelli, Schopenhauer ve Sade; insan doğasının kötü olduğuna dair tezler ortaya atmışlardır. Tabii, Sade ve Schopenhauer, eserlerinde Machiavelli'ye sürekli atıf yaparlar. Fakat bu atıf, rasyonel ve düşünsel temellendirmeler için oldukça önemlidir.


Machiavelli, "Hükümdar" adlı eserinde bir hükümdarın iktidarını nasıl sağlamlaştıracağı üzerine stratejiler ortaya atar. Bununla birlikte, insan tabiatının güvenilmez, bencil ve kötü oluşuna da vurgular yapılır. Bunu salt hükümdar için değil, iktidar hırsıyla yanıp tutuşan insanları gözlemleyerek de fark edebiliriz.


Schopenhauer, "Ahlâk Üzerine" yazdığı denemede insanın kötücül bir varlık olduğunu, acı çeken birinin acılarından zevk aldığını dile getirir. Bununla beraber, Kant'ın "Görev Ahlâkı"na karşı çıkarak, ahlâk kuramını "Merhamet" nosyonuyla temellendirir. Ona göre insanın karanlık tarafı ağır basmaktadır. Dizginlenmeleri için monarşi ile yönetilmelidirler. Çünkü Schopenhauer, insanlarda monarşik içgüdünün varolduğunu, bunun sebebini ise hükümdarın peşinden sürü gibi gitmeleriyle izah eder.


Sade; "Justine, Juliette ve Yatak Odasında Felsefe" gibi erotik yapıtlarında sadizmi, mazoşizmi, hazzı ve şehveti ön plana çıkarmış; monoteist dinleri, toplumsal normları, gelenek görenekleri ve ideolojileri cesur bir şekilde eleştirmiştir. Geniş bir imgelemi olan Sade, eserlerinde filozof üslubu kullanır, bu yüzden ona sadizmin filozofu demekte beis yoktur. O da insan doğasının kötü, bencil, güvenilmez ve sadist olduğuna dair uslamlamalarda bulunur. Yarattığı karakterlerin empati yoksunu, salt kendi alacağı hazzı düşünen özneler olması boşuna değildir. Machiavelli'ye yaptığı atıflarda bile bunu rahatlıkla anlayabiliriz.